Uzak kaldım uzun zamandır ama kendimce içime sakladığım nedenlerim vardı ona sayın bu sefer…Gündemi fazlasıyla meşgul eden bir konu. Eğitime darbe mi yoksa Eğitimde devrim mi ? İktidar ve Cemaatlerin hesaplaşması beni zerre kadar ilgilendirmiyor açıkçası…. Konumuz eğitim ve eğitimde devrimin nasıl olacağını sizlere anlatmak istiyorum….
Bundan 1000 yıl geçmişe gidelim yunan bilginlerine kadar gidelim mesela. Fizik, gökbilimi, felsefe, biyoloji gibi bilimlerin temellerinin atıldığı şimdiki gibi Akıllı tahtaların, laptobun olmadığı o döneme… Özgürce düşünmenin suç olmadığı, Bakanlıkca onaylanmış resmi ders kitabının olmadığı, Eflatun Aristotales, Sokrates gibi birbirinden çok değerli filozofların yetiştiği o döneme gidelim…
Önce Sokrates’den dinledik bilimi ve devleti, sonra da öğrencilerinden öğrendik biyolojiyi ve felsefeyi…. Peki ne değişti o zamandan bu zamana yöntem olarak… Neydi Platon’u Eflatun yapan, Aristotales’i Aristo yapan şey… Yeteneklerini keşfedecek ve gelişimlerine yardımcı olacak bir akıl hocalarının olması değilmiydi… (Sokrates gibi….) Yani beyinlerimizdeki gerçek devrimi yapan idealist hocalarımız gibi….
Düşünce Özgürlüğü…
Önce tüm özgürlüğümüzü bizden çaldılar, sonra da sadaka diye geri verdiklerinden ötürü minnettar kalmaya hepimize inandırdılar… Önümüze getirdikleri tek tip insan yetiştiren ders kitaplarıyla da bizi kendilerine benzettiler…
Eğitimde Lale Devri Dönemi ….
Yeteneklerini geçte olsa üniversite sıralarında keşfeden bir nesil olarak… Evet eğitimde modernleşiyoruz fakat sadece modernleşiyoruz tıpkı Osmanlı devletinin Lale devrinde yaptığı yenilikler kadar kökten olmayan günü kurtaran yenilikler gibi…
Okul sıralarında bazen kişisel bazen de öğretmenlerin yetersiz kalmasından ötürü dersten uzak kalan öğrencinin dershane yolunun kapanmasını doğru bulmuyorum. Ama dershaneler kaldırılmasın da demiyorum. Sadece meselenin siyasi rant ve hesaplaşma olduğunu ısrarla idrak edememiş olmam gerekir ki inadına katledilen bir neslin ve ülkenin geleceğini düşünüyorum !!
Asıl akıl hocaları, genç öğretmenlerimizin başına atanmalıdır. Onları ne kadar iyi eğitir onları ne kadar devletin kokuşmuş vizyonundan kurtarırsak işte o zaman geleceğimiz kurtulur.
3 ay yatan, kendisini geliştirmeyen hocalarımızın eline düşen neslin yeni kurtuluşunu akıllı tahtalarda ve laptoplarda arayacağı kesin !!
Devrime giden yol…
Öğretmenlerin etüt sistemine adapte edilmesi, 3 aylık sürede konu açıklarının kapatılıp, merkezi sınav sistemiyle sınav edilip kontrol edilmesi, öğrencilere uygulanan çan sisteminin bu seferde öğretmenlere uygulanması benim tek ümidim….
Asıl Devrim, değerli öğretmenlerimizin beyninde vücut bulup; sonra öğrencilerin kalbinde hayat bulmasıyla başlar….
Bahar yakın…
Diri bedenleriniz, ölü beyinlerinizle
Bir gün, Siyasi adaletin de evrimleşip
Mağarasından çıkıp,
Bu sefer insanca davranması
temennisiyle…
😉