Günah Keçim: “İnsan Kaynakları”

Ne düşünüyorum biliyor musun?

“Artık bir kalıba girmenin, dürüstlüğü bırakıp, yalan söyleyerek bir şeyler elde etmenin vakti geldi. Gerçek arkadaşlıkları bir kenara bırakıp, iş arkadaşlığı formatına uygun sadece çıkarlarımı düşüneceğim bir hayat kurmalıyım. Şaşırmayın ve kızmayın bu dediklerime, bu sizin dünyanız, ben sadece dürüst ve samimi bir misafirim.”

Hiç düşündünüz mü?

İş arkadaşlığı neden normal arkadaşlıktan farklıdır günümüzde? Ucunda para olan her muhabbet illa insanı bireyselleştirmek zorunda mı? Esasen, iş arkadaşlığı bizim bildiğimiz samimi dostluklar kurabildiğimiz kafede, okulda, statta kısacası her yerde derdimizi sevincimizi ortak olduğumuz  sıradan arkadaşlıklardan bir farkı yoktur. Ama; Ne olduysa yada ne değiştiyse…. İş arkadaşlığı sadece çıkarlarımızı koruduğumuz bir ilişki oldu. Biliyorum, aslında insanın özü hep böyleydi…  3000 yıl öncesindeki insanlar gibi  “bencildik”.  O zamandan bu zamana elbet bir şeyler değişti, toplumlar kendi kurallarını oluşturdular hatta ismine de medeniyet koydular. Ama bu değerlerimiz para karşısında direnemedi ve 3000 yıl öncesindeki insanlığımızdan pek de farkımız kalmadı.

 Benim İş yaşamındaki Günah keçim: “İnsan Kaynakları”:

Avrupa’dan ithal edip uyguladığınız personel seçme mülakatlarının hangisinde kişinin dürüstlüğünü, samimiyeti ve ahlakını sorguladınız. Tüm İnsan Kaynakları aynı kitaptan okumuş gibi, aynı soruları soruyor… Bu yetmezmiş gibi adayların hepsi kitabın arkasındaki cümleleri ezberleyerek mülakata hazırlanıyor. Mülakatlarda, söylenmesi gerekenler söyleniyor ve içlerinden en yalancı olanı seçiliyor.  Sonuç olarak ithal bir seçme yöntemiyle herkes cevaplardaki yabancı bir karaktere bürünüyor. Böyle bir iş yerinde kim-kime güvenebilir ki?..

 Personel seçiminde, elbetteki adayın bilgisi, yabancı dili gibi bir çok sonradan eklenen özellikleri önemlidir ama karakteri düzgün olmadıkça saydığım bu özelliklerin hiç bir önem yoktur. Çünkü karaktersiz vasıflı adaylar, çalışanlar arasında küçük gruplaşmalara ve çatışmalara neden olabilir. Bunun sonucu olarak da iç huzursuzluktan ve gruplaşmadan dolayı geride kalan önemli ve deneyimli çalışanlarınızı kaybedebilirsiniz. Kısacası, bazen küçük kıvılcımlar büyük yangınlara dönüşebiliyor. Özellikle büyümekte olan şirketlerin istihdam kaynaklı fetret dönemleri alışıldık bir durumdur.

Adaylar arasındaki Sosyalleşme Yalanı…

Bakınız; 18 yaşına kadar dağdaki fen lisesinde inekleyen bir öğrencinin hızlı sosyalleşme çatısı altında gittikleri kulüplere…  Sosyalleşme toplu fotoğraf çekilip facebook’a koymakla olunmuyor maalesef. Toplum önünde varlığını hissettiremeyen hiç kimse sosyal değildir.  Ama maalesef ki;  1 senelik ya da 3 aylık CV ye yazmak için gidilen kulüplerle insanlarımız sosyal olduklarını ispatlamaya çalışıyorlar. Çünkü Amerika’da bu işler böyle…!

 İnsan Kaynaklarının Kültür Farklılıklarını Yönetme Becerisi…

Bir gün, bir sunumda, insan kaynaklarının önemli görevleri sıralanırken, uluslararası şirketlerdeki kültür farklılıklarına dikkat edilmesi gerektiği söylenmişti. Bence de öyle… Yoksa bugün düştüğümüz bu durum nasıl açıklanabilirdi ki. Aşağıdaki şekilde, doğu ve batı kültürü arasındaki bireysel farklılıklar gösterilmiştir.  Biz bunun neresindeyiz ona siz karar verin. Fakat benim gördüğüm, batı ekolünde şirket kurup; doğu kültürüyle yetişmiş, batı taklidi yapan insan seçmeye çalışıyoruz.

lp

Hedef….

Ülkemizde İnsan Kaynaklarının, insanları bireyselleştiren değil, gruplaştıran yani tersine bize ait bir politika üretmek zorundadır.  Yoksa gelecekte ne iş arkadaşlığı, ne de gerçek arkadaşlık kalır. Çünkü bizim kültürümüzde, arkadaşlık birlikte güvenmek demektir ….

Gürkan ŞAMAN