Hayata Dair….

Son paylaştığım soundtrack…Bu yazıyı yazarken ki ruh halim… Duygu ve mantığın birbirine girdiği: Aşk, ihtiras, tutku, özlem, cesaret, kısacası Hayata Dair her türlü duyguyu içinde barındıran hoş bir müzik…

Guguk kuşu filminin güzel bir sahnesi vardı. Belki hatırlarsınız, “Jack nicholson, tıbbi amaçlı kullanılan 300 kiloluk aleti kaldırıp bir kaç metre yüksekligindeki pencereyi kırmak üzerine hastanedeki deliler ile iddaya girer. Jack 3. denemesinde de aleti kaldıramaz ve pes eder, iddayı deliler kazanır fakat Jack, delilere şu güzel sözü söyler: “Ama denedim, değil mi ? En azından denedim. Hiç değilse bunu yaptım.”

Sonucu ne olursa olsun denemeli bence insan… Saçma gelse bile, çok garip olsa bile…Ele bir şey geçmeyince belki pişmanlık duyulabilir, ama en azından “keşke” demez … Çünkü “Keşke pişmanlığı” her daim kalıcı oluyor ve Kalbe, ruha, akla zarar veriyor…

Bu hafta için kendim adına söylenecek tek söz… Evet Gürkan: “Olmadı ama… En azından denedin, Hiç değilse bunu yaptın “… 

Kaçılın Quantum Bilgisayarlar Geliyor…

Nedir bu kuantum bilgisayarların bizim kullandığımız bilgisayarlardan farkı? Bunu kavrayabilmek için önce dijital dünyayı biraz anlamamız gerek. Bilgisayarlar iki durumlu olarak işlem yapar: 1 durumu veya 0 durumu. O yüzden buna “ikili rakam” anlamında “binary digit” ya da kısaca “bit” denir. Bir bit ya 0’dır ya da 1’dir. 8 tanesini yan yana getirirseniz ortaya “byte” çıkar. Bunlardan 1 kilo yani 1000 tane toplarsanız 1 kilobyte eder. Artık hemen herkesin günlük hayatta kullandığı megabit, gigabyte gibi kavramlar aslında çok büyük miktarlardaki 0 ve 1’lerden başka bir şey değildir.

Bu tür bir hesaplamanın temelleri Turing ve von Neumann gibi matematikçilere dayandırılıyor ama ben konuyu taa Shakespeare’e kadar götürüyorum. Ne diyordu Hamlet: “olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!” Şu anda kullandığımız bilgisayarlar her şeyi bu seviyeye indirgiyor. “Olmak” yani 1 durumu ve “olmamak” yani 0 durumu. Dijital dediğimiz kavramın özü bu, yani bütün mesele bu!

Kuantum bilgisayarlarda da “bit”ler var ama bunların kuantum versiyonu var o yüzden “qubit” deniyor. 1 qubit tıpkı bitlerde olduğu gibi 0 da olabilir, 1 de olabilir ama bunun yanında aynı anda hem 0 hem 1 de olabilir. Tam olarak açıklayamayacağınız gizemli bir 0-1 durumu. Superposition denilen bu durumları yakalayabilmek bir yumurtayı kalemin üzerinde tutabilmek kadar zor. Bunu ben demiyorum. Kuantum bilgisayar projesini yöneten Jerry Chow diyor. Peki ya Shakespeare bugünleri görseydi ne derdi? “Olmak ya da olmamak ya da arada bir yerlerde kalmak, işte bütün mesele bunlardan biri olabilir ya da olmayabilir mi derdi ” 😛

Yapay Zeka öncesi Optik Bilgisayarlar…

Akıllı telefonlardan tabletlere ve PC’lere kadar bütün bilgisayarlar, veriyi elektrik enerjisiyle depoluyor ve elektrik enerjisiyle iletiyor. Bu da bilgisayarların çok ısınarak fazla elektrik tüketmesine neden oluyor. 0-1 binary digit durumları, elektirik akımı ve transistörler yardımıyla oluşurken yerini  artık foton destekli binary yapıyı oluşturan optik bilgisayarlara bırakacak. Böylece ısınmaya bağlı deformasyonların azalması ve ciddi performans artışı beklenmektedir.

Araç Kullanımı….

Araba sürerken siz de fark ettiniz mi bilmiyorum ama her tümseği gördüğünüzde frene basmayın hatta bazılarında gaza basın 🙂 Tabi her tümsek için değil bu önerim Avrupai standarttaki tümsekler için geçerlidir. Türk yapımı tümsekler Türk şoförlerin davranışlarına göre göz kararı yapıldığından yavaşlamanız da fayda var. 🙂 Ama Avrupa standartlarında yapılan tümsekler için gaza basarsanız daha az sarsılırsınız…. Birincisi fren kaliperindeki balatalar daha az ısınır ikincisi yavaşlayıp, tekrardan hızlanmak zorunda kalmadığınızdan daha az yakıt harcarsınız, bunun sonucunda da çevreye daha az zarar verirsiniz, üçüncüsü hızlanan arabalarda amortisörlere binen yük azalır dolayısıyla da amortisörler daha az zarar görür. Kısacası 3 sebepten ötürü Avrupa standardındaki tümsekler benim için yavaşlamanın aksine, hızını koru demektir 😀

Araç kullanımı ile ilgili diğer bir mevzu ise; biliyorsunuz yaz sezonu açıldı, “Araçlar pencere açıkken mi yoksa klima açıkken mi daha az yakar.” Mühendis arkadaşlara göre 80 km/h altında pencere açıkken, 80 km/h üstünde klima açıkken daha az yakıt tüketimi değerlerine ulaşırsınız demişlerdir. Bu tartışmaya da artık bir son verelim 😉