Yaşam ve ölüm arasında insanların en çok anlamlandırmaya çalıştıkları kavramın aşk olduğunu düşünüyorum. Onu yüzyıllar boyunca öyle yüceltmişler, onu kanıtlamak için o kadar çok çaba göstermişler ki bence bu onu gereğinden fazla şişirmiş ve anlamsızlaştırmış. Hatta çoğu zaman onu ifade eden kelimelere bile taşıyabileceklerinden fazla anlamlar yüklemişler.
Sanırım benim ise onu çoğu insandan daha farklı bir algılayışım var. Çoğu insanın düşündüğünün tersine bence aşk hafiftir, seni hafif hissettirir. Asla yoğun ve ani bir duygu değildir. Zamana yayılmış bir yapboz gibidir aslında, sen zamanla etraftan parçalarını toplayıp onu bir bütün haline getirmeye çalışırsın.
Bu, şuan için bir bakış, yarın ufaktan bir gülümsemesi, başka bir gün saçını düzeltmesi olabilir. Ya da kokusu, gözlerindeki ışıltısı, sizi her zaman şaşırtacak oluşu, herhangi bir işi yaparkenki konsantre olmuş hali, sizinle buluştuğunda sokağın karşısından gözlerinizi gözlerinize dikip gülümseyerek adımlarını hızlandırışı, yaşamı algılayışı, dokunuşu… Yani yes every little thing she does is magic…İşte bunun gibi onu oluşturan ufacık anlardır, belki de saniyenin binde biri büyüklüğünde…. İşte tüm bu anlar bir araya geldiğinde anlamlı bir bütünü, adeta canlı bir organizmayı oluştururlar. Bu yapbozun en güzel yanı ise, eğer doğru anları yakalayabiliyorsan bu yapbozun hiçbir zaman tamamlanmayacağını biliyor olmamızdır…
Ne var ki bu yapbozu çözmeye çalışırken geçen süreçte insan bambaşka bir şeyi daha keşfeder; Kendini… Karşınızdaki insanın da senle aynı süreçten geçtiğini anladığımızda ise aslında onun da kendini keşfetmekte olduğunu farkederiz. Bu tıpkı çocukken çevremizdeki çocuklarla birlikte büyümenizi keşfetmemize benzer, aynı keşfetme sürecini paylaşmanın verdiği heyecanı yeniden yaşatır belki de.
Aslında bence onu oluşturan temel madde de sürekli devam eden bu keşfetme sürecidir. İşte bu yüzden bence aşk tek başına bir duygu değildir, zamanın arasına serpilmiş hisli yapboz parçalarıdır. Adeta zamanın içinde bir yolculuktur. Bazen çocukken sokakta oynadığın bir oyun, bazen kitabın içinde geçen isimsiz bir karakter, dinlediğin şarkıda bir söz, bazen de kahvaltıda çay ve şekerdir. Kısacası parçaları tamamladıkça daha çok keyif alacağın, öğreneceğin ve seveceğin keyifli bir yolculuktur…