Hazır Giyim Perakendesi

      İşletme Mühendisliği Tasarımı I dersindeki projeden biraz bahsetmek istiyorum… Ayrıca Anket araştırmasında açık bir dille yorum ekleyen “böyle bir şey yapamazsınız “ diyen arkadaşa da ithafen sunulur 😉

    Projeye başlamadan önce ders kapsamı içinde dikkat ettiğimiz en önemli şey düşünülmemişdaha önceden yapılmamış bir şey tasarlamak diye zannediyorduk sonra yapılan projeleri görünce anladık ki hiçte öyle bir şey yokmuş 🙂 Süreç tamamen sıfırdan başlıyor ve süreci aslında “ihtiyaç analizine” göre tasarlıyorsunuz. İş hayatında, bize yaptırılan o ihtiyaç analizleri gerçekten yapacak mıyız onu da merak etmiyor değilim. Ama şu iyi bilinsin ki İhtiyaç analizleri ile ARGE bölümünün sınırlarını tam anlamıyla çizemezsiniz. Çünkü süreç sadece dış etmenlere bağlı olarak ilerlemiyor. Sizin ve şirketin içsel güçleriyle birebir ilişkilidir……Bir ARGE’ci,  Bir finansçı gibidir. Şirketin geleceğini planlar. Lakin kullandığı enstrümanlar biraz farklıdır. Birisi parayı doğrudan kullanırken; ARGE’ci ilerde para edebilecek, karı arttıracak yatırımlar yapar ve parayı dolaylı olarak kullanır ve dolaylı yollardan da kazanır. Risklidir o nedenle, şirketler bu yatırımların altına giremezler ve hazıra konmak için sektör-ü takliti geliştirirler. ( Dünya da çok eski bir sektör olduğu için böyle yazdım 🙂 … Bu konuda Daha çok söz söylenir ama konumuz Tasarım… o nedenle yaptığımız projeye geri dönmek istiyorum.

Türkiye’de Hazır Giyim sektörü çok hızlı büyümektedir ve ihracatta önemli bir paya sahiptir; her ne kadar yakın geçmişte sektör biraz daralmış olsa dahi… Fakat Son 15 yıla baktığımızda Türkiye’de tekstil sektörü bu kadar gelişirken, önemli bir konuma da sahipken neden Dünyaca Ünlü Büyük bir Giyim Markamız yok ? (herhalde asıl sorun bu). Ülkemizin, sahip olduğu ucuz işgücü ve yurtdışı markaları için iyi tedarikçi olmaları fason üretim için önemli bir merkez olmasına neden olduğunu düşünüyorum.(kendi yağında kavrulan üretici profili ve ekonomik krizlerin yeni yatırımların önünü kestiğini de eklemek gerekir). Ama gel gelelim üreticilerimize aslında çokta kızamıyorum çünkü mevcut Pazarda “marka” olarak doymuş bir vaziyettedir.  Biraz sayısalcı olarak olaya bakarsak ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Buna eminim 🙂 ….Sonsuz giyim markasının olduğu bir AVM olduğunu varsayalım ve siz de C Gelir grubundasınız…. Sizin için uygun fiyatta ve stilde sonsuz marka var. Kaç mağaza dolaşırsınız? Eminim kriterleriniz ne olursa olsun en fazla 5-6 mağaza sonra gezmeyi bırakır en uygun olanını seçip çıkarsınız; tahminen erkekseniz ilk mağazadan da alışveriş yapıp çıkma ihtimalinizde baya yüksek 🙂 … Dolayısıyla giyim sektörü marka yaratamıyor iç pazarda… Çünkü dış markalar zaten piyasayı elinde tutmaktadır. Farklı bir şeyler yapmak gerekiyor. Farklı stiller geliştirmek kaliteyle oynamak ya da kar marjını düşürüp daha ucuza kaliteyi satmak gerekiyor. LCW bu süreçte stratejik olarak başarılı olmuştur diyebiliriz.. Çünkü 90 ların Çocuk olduğu yıllarda çocuk giyimi üreten Fransız markası LCW nin kaliteli ürünlerinden giyinmiş daha sonrasında da lisans haklarının Türkiye’ye geçmesiyle tekrardan revize olan LCW ;  segmentini genişletmiştir.. Tekrardan o zamanın çocuklarına yani şimdiki zamanın gençlerine aynı markayla kalite algısını yeniden inşa etmeden; iç pazarda oldukça başarılı olmuştur. Eminim ki TAHA Grup o kalite algısına denk sıfırdan yeni bir marka yaratmak isteseydi şu anki cirolarından çok daha fazla yatırım yapmaları gerektiğini düşünüyorum. Kolay değil.  Peki günümüz markalarının geleceği nasıl şekillenecek? C gelir grubuna ulaşan LCW DeFacto gibi markalar kızışan rekabette birbirlerinden nasıl rol çalacaklar. İşte burada farklı tasarımlar ve reklam harcamaları dikkatimi çekiyor. DeFacto Arda (rol – model pazarlama stratejisi) ile karşımıza çıkarken LCW de dizi ve reklam oyuncuları ile kalite algısını tazelemeye çalışıyor. Biz ise büyüyen sektörün yeni sorunlarına dikkat çekip tehditleri fırsata çevirmeye çalıştık. Bu projede tüketim alışkanlıklarımızın değişimine odaklanarak, tüketici kalite algısının yeniden teknoloji ile harmanlanıp inşa edilmesi gerektiğini düşündük. Bu süreçte Giyim Sektörünün, Hazır Gıda perakendesinin arkasından geldiği için yakın gelecekteki sıkıntılar hakkında da bize ayna tutmuştur.

Hazır giyim perakendesinin günümüz ve yakın gelecekteki baskın sorunu şudur.

  • Giyinme kabinlerinin yetersizliği
  • Kasa önündeki kuyruk
  • Müşteri ile nasıl kontak kurulacağı
  • Hard Taglar daki güvenlik açıkları

Biz bu sorunları baz alarak sistemimizi oluşturmaya çalıştık. Kasa önündeki kuyruk sorunu ve CRM ile müşteri ilişkilerinin geliştirilmesini baz aldık. Giyinme Kabini sorunun da yakın gelecekte sistemimize entegre edilerek yeni sistemlerle çözüleceğini düşünüyoruz.

     Kasadaki süreci iyileştirmek için etiket okuma ve hard tag çıkarma iş sürecini birleştirdik. Bunun yanında Elbise Satış Makinesi geliştirerek özellikle kasada beklemek istemeyen Kredi Kartı kullananları,  Satış makinesiyle doğrudan ulaşmaya çalıştık. Çünkü internet üzerinden yaptığımız ankette 210 kişinin hemen hemen %30 sırada beklemek istemediğinden alışveriş yapmayı tercih etmiyorlar. Dikey mağaza yerleşimi olan mağazalarda satış makinesinin daha çok tercih edileceği fikrindeyim.  Günümüz Y ve Z kuşağının özellikle teknolojiye iyi entegre olmaları, sabırsız ve hızlı yaşam tarzlarının olmalarından dolayı günümüz şirketlerin sürdürebilir olmaları için yeni tüketici profillerini iyi okumaları gerektiğini düşünüyorum.

CRM ÖZELLİĞİ

        Satış makinesinin CRM özelliği de olacaktır. Aynı zamanda Stok – Fiyat – Beden – Renk kontrol seçeneği ile mağaza içinde kontrol yapabileceksiniz. Yani görevli tezgahtar olmadan da kendi işinizi kendiniz yapabileceksiniz. Bunun yanında olmayan beden fiyat vs gibi isteklerinizi sisteme girip, mail veya cep telefonu numarası bırakarak mağazaya isteklerinizini bildirecek sipariş verebileceksiniz . Hatta gerekli operasyonel maliyetlere katlanılırsa sistemden otomatik olarak istenen özelliklere uygun en yakın mağazayı da bulabileceksiniz.

Okumaya devam et